brood Turki

i. bir kuluçkada çıkan yavrular, damızlık, civcivler, aile, çoluk çocuk
Contoh kalimat
We can't let Jocelyn sit home and brood.
Jocelyn'in eve tıkanıp kalmasına
izin veremeyiz.
izin veremeyiz.




Dark clouds were brooding over the city.
Şehrin üzerinde kara bulutlar vardı.




She brooded over the bullying done to her.
O, kendine yapılan zorbalık üzerine kara kara düşündü.




Sinonim
2. offspring: issue, litter, progeny, young
3. offspring: issue, flock, young, progeny
4. sulk: muse, dwell on, grieve, fret, ponder, ruminate over, pout
5. incubate: hatch, set, sit
6. meditate morbidly: sigh, gloom, languish, grieve, repine, fret, sulk
7. incubate: hatch, set, cover